Top Menu

20 Mayıs 2024 Pazartesi 

Resimli  Site içi  Google 

ANA SAYFA
Mayınlı arazi ve yayılmacıların en büyük planı (!)
 
omer
 
 
 
 
 
 
31 Mayıs 2009
Son 7 yılda Türkiye ile İsrail arasındaki işbirliği ciddi artışlar gösterdi. Askeri alandan tutun, tarım alanında, savunma sanayinden tutun, ekonomik alanda, istihbarat alanından tutun daha bir çok alanlarda Türkiye-İsrail ilişkileri son 7 yıl içerisinde büyük bir ivme kazandı.
Yazımın başında şunu peşinen söylemek isterim. Şu günlerde hükümete Suriye sınırındaki mayınlı arazinin temizlenmesi karşılığında bu arazilerin İsraillilere 44 yıllığına kiralanması hususunda haklı olarak büyük tepki ve eleştiriler getirilmekte.
Türk milleti şunu çok ama çok iyi bilmelidir ki, Yayılmacı İsrail'in Suriye sınırındaki Kıbrıs büyüklüğündeki o toprakları 44 yıllığına İsraillilere vermesi Türkiye için felaketin başlangıcı olacaktır. Adamlar o bölgeyi bir alsın değil 44, 444 sene o araziden çıkmazlar.

Yüzölçümü bakımından büyük bir alana sahip olan o bölgenin İsraillilere tahsisi ülke güvenliğini son derece tehdit eden bir sonuç olacaktır. Sınırlarına hakim olamayan sınırlarını başka milletlere üstelik te İsraillilere teslimi Türkiye'nin intihar etmesi anlamına gelir.
Üstelik bu konuyu savunan hükümetin tepesindeki şahsın, geçtiğimiz aylarda Davos'ta düzenlenen ve "Filistin halkına yapılan zulme tepki göstermek için İsrail Cumhurbaşkanına gösterdiği tepki'nin göstermelik olduğunu da bir anlamda ortaya koymaktadır.
Çünkü aynı İsrail'in yıllarca bulunduğu coğrafyada Müslüman halkına adeta kan kusturduğu, Filistinlileri yıllardır katlettiği bilinmekteyken, Suriye sınırındaki o arazilerin İsraillilere tahsisini savunmak, büyük bir samimiyetsizlik göstergesidir.

7 milyon nüfusa sahip İsrail'in yayılmacı politikaları çok iyi bilinmekte. Yayılmacı politikayı çok iyi bilen İsrail, dikkat edilirse, son dönemde bu özelliğini ekonomik alanda daha da yaygınlaştırmaya başladı..
Dünyanın hemen her ülkesinde bulunan sayılı zenginlerin büyük çoğunluğunu İsrail vatandaşları yani Yahudiler oluşturuyor. Ülkemizde de bu durumu görmek mümkün. Türkiye ekomosine yön veren büyük holdingler, büyük şirketler ve büyük çapta iş yapan firma yöneticilerinin aralarında çok sayıda İsrailli yani Yahudi bulunmakta.
Güçlü ve büyük çaplı iş yapan Türk firmalarında da yine son dönemde İsrailli ortak sayısı artmış durumda. Hatta bunların arasında resmi değil gayri resmi (!) ortaklık yaptığı şirketlerin bulunduğu da bilinmekte.
Yayılmacı İsrail son 7 yıl içerisinde Türkiye'de öylesine geniş kapsamlı ekonomik oluşa girmiş durumda ki hemen her Türkiye'nin bütün şehirlerinde İsrail sermayesini görmek mümkün.
İsrail sermayesinin girdiği şehirler arasında maalesef Kayseri'de bulunuyor. Kayseri Atatürk Stadı'nın mevcut yerini alan Multi Türk Moll şirketinin Yahudi ortaklı bir şirket olduğu iddiaları çok güçlü.
Aynı Şekilde Kayseri'de bulunan Anatamir Fabrikası'nda tankların modarnizazyonu anlaşması kapsamında İlimizde yaklaşık 3-4 yıldır İsraillilerin bulunduğu herkesçe biliniyor. Anatamir Fabrikası'nda tank modernizazyonu işinde görevli İsraillilerin 3 yıldır Kayseri Hilton'da konakladığı ve bu İsraillilerin Mossad tarafından, ya da bu birimin görevlendirdiği Ankara'dan gelen özel güvenlik elemanlarınca korunduğu yine herkes tarafından biliniyor.
Hatta Kayseri'de geçtiğimiz aylarda gizli bir ziyaret gerçekleştirip 2-3 hafta kaldıkları Kayseri'de yeni yatırım olanakları araştırdıkları, bazı şirketlere satın alma ya da ortaklık teklifleri götürdükleri iddiaları da hayli güçlü..
Yayılmacı İsrailin sadece ilimizdeki faaliyetleri bu şekilde. Aynı şekilde Kayseri gibi stratejik önem arzeden bir çok büyük şehirde İsrailli Yahudi işadamlarının önemli yatırımları bulunmakta..

Mevcut hükümet, Suriye sınırındaki mayınlı arazinin İsrailli bir şirkete temizletip, karşılığında 44 yıllığına kiraya verme gayretine gösterilen tepkiye bakın Başbakan Erdoğan ne diyor: "Hemen yakıştırmalar başladı: `Siz burayı İsrail`e peşkeş çekeceksiniz!` On yıllardır ne söylendiyse bu zihniyet hâlâ aynı yerde. Bu ülkenin vatan toprakları üzerinde yatırım yapan küresel sermaye `şu dinden bu dinden geldi` diye `eyvah Türkiye elden gidiyor` demek bu kadar kolay mı?. Farklı etnik kimlikte olanlar ülkemizden kovuldu. Acaba kazandık mı? Düşünmek lazım. Bu aslında faşizan bir yaklaşımın neticesiydi. Paranın dini, ırkı olmaz. Adam burada yatırım yapacak. Burada Ahmet-Mehmet çalışacak."
Başbakan bu durumu 'FAŞİZANLIK' olarak niteliyor. Paranın dini ırkı olmaz, diyor. Paranın dini ırkı olmaz evet ama parayı verenin düdüğü çaldığını herkes bilir. Üstelik bahse konu Türkiye'nin sınır bölgesi. Ülke güvenliğinin birinci şartı sınırlara hakim olmak değimlidir.
Üstelik Başbakan, bu konuyu eleştirenleri, azınlıkları bu ülkeden kovanlarla aynı kefeye koyuyor. Tamamen hedef şaşırtıyor. Mayınlı arazilerin kiralanması ile tarihteki o konuların örtüşen hiçbir yönü yok.

44 yıllığına o toprakların İsraillilere kiralanması Türkiye'yi uçuruma götürür. Mesela ülkemizde yıllardır var olan bir 'ÇEKİÇ GÜÇ' var. Bu Çekiç Güç'ün her dönemde ülkeden çıkartılması gündeme gelir ancak mevcut hükümetler her defasında Çekiç Güç'ün görev süresini bir şekilde uzatır.
Aynı şekilde 44 yıllığına kiraya verilmesi düşünülen araziden de o araziyi kiralayan İsraillileri çıkarmak mümkün olmayacaktır. Her dönemde kira süresinin uzatılması gündeme gelecek ve isteyerek ya da istemeyerek süre uzatılacaktır.
Hükümetin bu yöndeki çalışmalarına tepki gösterenler başbakan tarafından 'FAŞİZANLIK' ile suçlanıyor. Allah aşkına bir insan sözünde ve özünde doğru olmalı. Ya söylediği gibi olup öyle davranmalı, ya da göründüğü gibi olmalı.

Davos'ta İsrail'e Filistin halkına yapılan zulüm nedeniyle tepki gösteren ve Türkiye dahil, bir çok Arap ülkelerinin takdirini kazanan Başbakan, o tepkilerinde samimi ise eğer, bunun gereğini yapması gerek.

Türkiye Cumhuriyeti, o mayınlı bölgeyi temizletemeyecek kadar aciz bir ülke değildir. Bu devletin, vatan toprakları için, yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Suriye sınırındaki Kıbrıs büyüklüğündeki o bölgenin mayınlardan temizlenmesi için gereken para da teknolojide bu ülkede fazlasıyla vardır. Aksini söylemek işi yokuşa sürmekle eşdeğerdir.




Facebook'ta Paylaş


    Gönderen : omer        Tarih : 31 Mayıs 2009        Hit : 7687

Yorum Eklemek İçin Üye Olun / Giriş Yapın


Yorum Yazmak İçin Üye Seviyeniz Yetersiz

Lütfen

Üye Girişi Yapınız   Veya  Üye Olunuz

 

Anasayfa  İletişim